Cuma, Ağustos 26, 2011

Olgu Sunumu

Olgu: İpek'ten
Tarih: 26.08.2011
Saat: 04.30 suları
Olay yeri: Nöbet odası

Yaklaşık 23 saat uykusuzluk ve ne yapacağını bilememe durumları.
Aşırı yorgunluk, yoğun uyuma isteği.
Meslek seçimindeki ılımlı pişmanlık duyguları, ah'lar vah'lar.
Kafayı vuracak uygun bir duvar bulma çabaları.
İş işten geçmişlik...
Bor'un pazarını geçip, eşeği Niğde'ye sürme çırpınışları :)
Odadaki telefona karşı hostile duygular, telefona zarar verme isteği :)

Sonuç: Olgunun en az 21 gün süre ile bulunduğu ortamdan uzaklaştırılmasının, yeterli gelmezse sürenin uzatılmasının, bu konuda kendisine mümkün olduğunca kolaylık sağlanmasının uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Durumu bildirir kesin rapordur.

(Not: Lütfen amaaaa lütfen tatil yapayıımm artıkınnnn)


Perşembe, Ağustos 18, 2011

Sehven

Sehven söylenen sözler, sehven gören gözler, sehven gülen yüzler...
Sehven hissedilen mutluluklar, sehven yaşanan hayatlar...

Belki de en kötüsüdür, sehven büyüttüğün umutlar...

Bir çekirdektir, atarsın içine. En derinine..
Toz kaplar üzerini, bir süre sonra tamamen görünmez olur.
Kim ne derse desin, senindir o, sadece senin.
Görünmez ama bilirsin oradadır. Bilirsin büyüyecektir.
Beslersin, beslemek istersin delice, fütursuzca..
Ondan gelecek en küçük ışığı gözlersin alacakaranlık bir hayal içinde.
Yol olsun istersin sana, güç olsun, ateşlesin istersin tüm yetilerini.

İnanırsın..

Bir gün kocaman olacağına ve seni tümden kucaklayacağına inanırsın.
O gün hayatının ta kendisi olacaktır yıllarca koruduğun o küçük nüve...
Yaz akşamları gökyüzünde kayan yıldızdır o senin için.
Yeni ay'ın çıktığını ilk gördüğün anda gülümseyerek içinden geçirdiğindir.
Dört yapraklı yoncandır, bulmaya bile kıyamadığın..
Geceleri gördüğün rüya, her akşam ettiğin dua'ndır.
Bir dalına gönlünü yazıp bağladığın gül ağacındır.

Orada tutarsın onu hep, en derininde..

Tutarsın... Tutarsın da gün gelir, çıkıp gidiverir kendiliğinden.
Birden yıldızlar yerinde çakılır kalır.
Yeni ay hiç görünmez oluverir..
Biri kulağına fısıldar: '' şşşşttt baksana, yonca yok... ''

İnanmazsın..

Gönlünü bağladığın yere gidersin can hıraş..
Ama, ne gülünü görebilirsin, ne ağacını, ne de gönlünü...
Sehven büyüttüğün umudun, ''acı bir gerçek'' koyup bırakmıştır yerine. Hem de senin yerine. En derinine...

Sen mi?
Sehven yaşadığını öğrendiğin, sana ait olmayan grilerle boyanmış, kurgulanmış hayatınla başbaşa kalırsın...
Yeni ve gerçek umudunun çekirdeğini bulana kadar...

18.08.2011/ ipek




 




Pazar, Ağustos 07, 2011

Duydunuz Zilin Sesini

Kitap canavarları, bir kitabın daha sonuna gelmiş durumdayım. Dün başladım, az önce bitirdim sööölemesi ayıptır.

Tess Gerritsen ''Kan Gölü''

Bu kadını seviyorum. Polisiye-gerilim romanları yazıyor. Kendisi doktor. Doktor olup bu şekilde sürükleyici yazması beni daha çok etkiliyor.Kelime aralarına serpiştirdiği tıbbi terimler, tıbba uzak olanlar için sıkıcı bulunabilir ama kitabı anlamanıza engel olmuyor. Kan Gölü, yazarın okuduğum 5. kitabı. Cerrah, Çırak, Günahkar, İkiz Bedenler ve Kan Gölü

Valla ben elimden bırakamadım efendim. Sizin de bırakamama olasılığınız yüksek görünüyor buradan. Valla görünen o, ben link hatlarının yalancısıyım.

Bir ''okuyunuz, okutturunuz köşesi'' daha burada son buluyor. 

Not: Bırakınız panpişleri, bırakınız Hilal Cebeci'nin memelerini de Kan Gölü'nü okuyunuz, yine okuyunuz, daha da okuyunuz.

Haydi kalın sağlıcakla...


Cuma, Ağustos 05, 2011

Vız Vız Vız

Ben bu sinekleri anlamıyorum. Hem vücudunda benim kanımı taşıyacaksın, üstelik bunu benim rızam olmadan yapacaksın, hem de sana kanını veren kişiyi hiç düşünmeyeceksin olacak işi mi bu?

Hadi her yerimizi ısırıp şişiriyorsunuz tamam da, saldırma sırasındaki yüksek desibelli vızıltınız niye? Sessiz sedasız karnınızı doyurup çekilemez misiniz? İşimiz gücümüz var, ne demeye uyandırıyorsunuz hain domdomlar...

Sizin gece mesainiz yüzünden yaz mevsiminden nefret eder olduk. Hayır bir de en savunmasız zamanımızda geliyorsunuz. Ayıp denen bir şey var yahu.. 

Yıllardır aynı şeyi yapıyorsunuz, sonra canınızdan oluyorsunuz. Sessizce işinizi bitirip gitseniz biz de uykumuza devam edeceğiz. Belki de sabah fark edeceğiz durumu. Hiç mi kafanız çalışmıyor? Atalarınızdan hiç mi ders almadınız anlamıyorum ki? Vuvuzela kılıklılar sizi..

ufff pufffff...







Pazartesi, Ağustos 01, 2011

Bugün Güzel Bir Gün

Hoş geldin Ramazan...


Tüm insanların insanlık sıfatına geldin, hoş geldin..
Bırak içindeki tüm bereketi de öyle git.
Tüm eşduyumu, tüm merhameti, düşünebilme eylemini, tüm güzelliğini bırak ortaya.
İsteyen gelsin alsın... 


Hayırlı dualar..