Pazar, Mayıs 13, 2012

Kaybedilenin Ardından



On iki yıl önce lanet bir hastalık yüzünden, gün geçtikçe gözümün önümde eriyip giden babamı, doktor olduğum halde ellerim zincirlenmiş gibi hiçbir şey yapamadan öylece izlemenin,

Onun yüzüne karşı "dayan babacım, her şey iyi olacak babacım" derken, hemen arkasından hastanenin tuvaletine gidip hıçkıra hıçkıra ağlamamın,

Kendin dışında herkese güçlü görünmeye çalışmanın,

İçin kan ağladığı halde ağzından güzel şeyler duymak için bekleyen insanların umutlarını taşımanın,

Gittikçe ağırlaşmanın,

Gördüğü ağır tedaviler ve ilerleyen hastalığı sonucunda eskisinden bile daha sağlıksız görünen o gözleri ile gözlerime bakarken yüreğimde hissettiğim acının,

Onun su bile içemeyişine, yutkunamayışına, nefessiz kalışına şahit olmanın ama maalesef ki  hiç bir şey yapamamanın o delici acısını hiç bir şekilde tarif edemem.
Allah böyle birşeyi kimseye yaşatmasın.

Ne alaka değil mi bu yazdıklarım?
Ne saçmalamışım ki ben böyle bir günde?

Bilmem...

Birkaç yıldır tuhaf oluyorum böyle günlerde.  Annesini kaybeden arkadaşların yaşadığı burukluğu düşününce böyle yazmak geldi içimden. Geçen yıl yazacaktım vazgeçmiştim, belki de yanlış olur diye. Ama bu yıl içimdekini yazmak istedim işte.

Son yıllarda sosyal ortamlarda böyle günler kutlamanın pek de gerekli olmadığı belki de ağır basıyor içimde. Belki de yaş ilerledikçe böyle düşünüyorum, bilmiyorum...

Kaybedilen bir sevdiğin ardından yaşamak çok zordur bilirim.  Ama yaşamak zorundasındır. Allah bizlere; annelerini, babalarını ya da yakınlarını kaybetmiş tüm arkadaşlarıma sabır versin inşallah.


....ve canım annem. Ben seni anlatamam ki.. Benim o kadar kelimem yok.
Sadece şunu söylüyorum hep, Allah benim mutluluğumdan alsın sana versin inşallah, Allah senin o güzel dizlerini başımın altından eksik etmesin.

Tüm annelerin gününü kutluyorum.


Haydi kalın sağlıcakla ve duayla...