Pazartesi, Aralık 10, 2012

Kemiklerin Şifresi

Kaçış olmayan bir ada, sınır tanımayan katil...

Yazar: Simon Beckett
Kitabın Özgün Adı: Written in Bone

Okuduğum en sürükleyici polisiye kitaplardan birisiydi.
Kitabın sonuna kadar aksiyon eksik olmuyor neredeyse.
İki günde bitirdim söylemesi ayıptır.
Türünde hakikaten iyi bir kitap.

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Diğerlerini de tez zamanda okumayı düşünüyorum.

Bir okuyucu olarak puanlarım:
Kurgu: 9/10
Dil: 8/10
Akıcılık: 9/10
Çeviri: 8/10

Haydi kalın sağlıcakla, Allah sinapslarınıza zeval vermesin.

Cumartesi, Aralık 08, 2012

Bir Cinayetin Psikanalizi

Yazar: Jed Rubenfeld
Kitabın kapağında "Bir Sigmund Freud Romanı" yazıyor.

Kitapta, 1900'lü yılların başında, Freud'un psikanaliz ile ilgili görüşleri, öğrencisi Carl Jung ile birlikte New York'a gitmeleri, burada bir cinayetin analizini yapmaya başlamaları, sonrasında Jung ile Freud'un arasının bozulması, psikiyatri ile nöroloji çatışmaları anlatılıyor.

Psikiyatrik terminoloji fazlasıyla kullanılmış. Psikiyatri ile ilgili olmayan bir kişiyi sıkabilir. Olaylar daha çok oedipus kompleksi üzerinde anlatılmaya çalışıyor.

Kitabın çoğu gerçek görüşlere dayanmakta ise de, olaylar tabii ki kurgu. İyi kurgulanmış ama ben okurken arada kopukluklar yaşadım.

Bir okuyucu olarak puanlarım:
Kurgu: 7/10
Dil: 6/10
Akıcılık: 6/10
Çeviri: 7/10

Perşembe, Aralık 06, 2012

Bir Sesleniş, Bir Çığlık

Küçükken doktordan çok korkardım. Büyüyünce doktor oldum. Demek ki hakikaten insanın korktuğu başına geliyormuş.

1993 yılından beri tıp camiasının içindeyim. Okulu bitirdikten sonra hem şehir olarak hem de pozisyon olarak farklı yerlerde, -şu an kafamda hepsini kıyaslayabilecek sürede- çalıştım.

Son yıllarda hekimlere karşı takınılan tutum öylesine içimi acıtıyor ki, hissettiklerimi yazma ihtiyacı duydum. Önceleri çok öfkeleniyordum ama öfkenin hiçbir yarar sağlamadığını gördüm. Fark ettim ki, hiç kimse birbirini anlamıyor. Anlamaya da çalışmıyor.

Her meslekte olduğu gibi, hekimlikte de çürük elmalar var, bunları ayırmak gerek bla bla'larına hiç girmeyeceğim. Her şeyi genellemek, genlerimizden geliyor belki de. Gen'ellemek ve gen, bakın kelime kökleri bile aynı :)  Genelleme yapmayan insan yoktur ve her şey her zaman genellenecektir. Bu doğru bir tutum mu? Hayır. Ama biliyoruz ki, yanlış da olsa, çoğunluk sürekli aynı yanlışı yapabiliyor. Ama, çürük elmaları ayırabilenler de hep bir adım önde olacaktır bana göre.

Neyse..

Ben mesleğimi çok hem de çok severek yapıyorum. Yıllardır hastane hastane dolaşmış, ama çocuğunun öksürüğüne çözüm bulamamış bir annenin, benim verdiğim bir ilacı kullandıktan sonra kontrole geldiğinde "doktor hanım, artık hiç öksürmüyor, allah razı olsun" demesindeki o mutluluğu, gözlerindeki o ışığı kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Bunu yaşamayan birinin de anlaması mümkün değil.

Ben sadece şunun anlaşılmasını istiyorum :
" Her doktor ya da her doktor yakını potansiyel birer hastadır "

Yani, ben bugün sağlıklı olabilirim ama, yarım saat sonra kalp krizi geçirmeyeceğimin garantisi yok. O durumda, ben de aynı sağlık sisteminden hizmet alacağım. Aynı doktora gideceğim, aynı tetkikleri yaptıracağım. Dolayısıyla, sağlık sisteminin iyi bir şekilde işlemesi gerektiğini, her şeyden önce, kendim de güzel hizmet almak istediğimden dolayı dile getiririm.

Bugün bir hekim sadece beş dakikada hasta bakmak zorunda bıraktırılıyorsa, yarın ben hasta olduğumda da aynı hekim beş dakika bakacak. Bunu kim ister?

Bugün ben 33 saat uykusuz çalıştığım için dikkatsizce hatalar yapabiliyorsam, yarın ben hasta olduğumda da bana bakan doktor uykusuz olduğundan dolayı aynı hataları yapabilecektir.  Peki bunu kim ister?

Yani, bakılan günlük hasta sayısının çokluğundan dert yanıyorsam, belki az çalışmak istediğim için değil, kaliteli çalışmak ve kaliteli hasta bakmak  istediğim için söylüyorumdur. Hepimizin, arada bir bakış açımızı değiştirmesinde çok fayda var. Belki de çözümün yolu, olayları bir de diğer taraftan değerlendirmekten geçiyordur. Bence bunu denemeye fazlasıyla değer.

Yani, demem o ki; aslında hepimiz aynı taraftayız, aslında hepimiz aynı dili konuşuyor, aynı şeyleri söylemek istiyoruz. Aslında hepimiz aynı şeyleri istiyoruz ama bir şekilde karşı karşıya kalıyoruz.

Allah kimseyi hasta etmesin ama hepimizin hastanelere ve doktorlara ihtiyacı var. Birbirimize ihtiyacımız var.

Çok üzülüyorum ki, içindeki meslek aşkını kaybeden doktor sayısı gittikçe artıyor. Bunun ne kadar ciddi bir durum olduğunu düşünür müsünüz lütfen?.. İşini severek yapan ama sistemin getirdiği bir takım çıkmazlardan dolayı hasta ile karşı karşıya bırakılan ve gittikçe mesleğinden soğuyan bir hekim, emin olun hiçbir kimseye fayda sağlayamayacaktır ve durum gittikçe kısır bir döngüye girecektir. Lütfen buna izin vermeyelim. Bunun zararını yine bizler çekeceğiz.

Tekrar ediyorum ki " her doktor, bir hasta adayıdır "

Bu konuda yazmak istediğim o kadar çok şey var ki, yazıyı da çok uzun tutmak istemiyorum.

Doktora ihtiyacımız var, lütfen doktorlar ölmesin...
Birbirimize ihtiyacımız var, kimse ölmesin...