Perşembe, Haziran 27, 2013

Nefs'ten Kaç aldın?


İnançlarımız hakkında zerre kadar hassasiyet içermeyen sözleri gördükçe hakikaten çok üzülüyorum.

Dinimizin emirleri ortadadır. İnanıp inanmamak kişinin kendisine bırakılmıştır. 
Müslüman olarak, inanmayana, ''inanmasının kendisi için daha hayırlı olduğunu'' hatırlatmakla yükümlüyüz. Sınırın ancak ve ancak buraya kadar olduğunu düşünüyorum.
Elbette ki, bu konuda hüküm verebilecek konumda değilim,haşa. Ama  ''Dinde zorlama yoktur'' ayetinden benim anladığım bu. Aksi takdirde ne bu dünyanın imtihan yeri olma inancı kalır, ne de öldükten sonra hesap verileceği inancı.

Örneğin; bana göre başörtüsü dini inancımızın gereğidir. Nokta ! Bunu asla sorgulamam. Ancak, bu konudaki davranışımın günahı da, sevabı da banadır.

Bunu bana, ''benim için daha hayırlı olacağı niyetiyle hatırlatan ve başım açık olduğundan dolayı üzülen ama ''sadece benim günahım için üzülen''  birinin, başımın üstünde yeri vardır. 

Ama, ''eğer açık dolaşırsan, tecavüze uğramayı göze almalısın'' diyen birine zerre kadar saygı duymam. Hatta, dinimizin hoşgörü temelini baştan aşağıya kadar sarstığı için fena halde kızarım. 

''Hadi ordan'' derim.

'' O zaman, senin şehvet duyguları adına olan imtihanın nerede kaldı'' derim.
'' Ortada bir tane açık giyimli kadın dolaşmayacak, sen de erkek olarak, nefsime ne güzel 
sahip oluyorum diye böbürleneceksin öyle mi'' derim.

'' Tecavüze uğrayan masum çocukların dekoltesi nerede peki'' derim.

'' Asıl sınav, nefsine zor gelen durumlarda olur'' derim.
'' Tıksırana kadar yemek yiyebilecek paran varken, bugün karnımı doyurmak için ekmek çalmadım demek değildir sınav'' derim.
'' Günlerdir açlıktan uyku girmemiş gözlerin, sokakta düşürülmüş içi para dolu cüzdanı gördüğünde başlar asıl sınav'' derim.
'' Aç bilaç bir halde, o cüzdanın yanından geçerken, paraları almayı bir an bile aklından geçirmiyorsan, işte o zaman geçersin sınavdan'' derim.

Yani,

'' Nefsin istediklerinin olmadığı bir ortamda, şeytana uymuyorsan bu senin büyüklüğün değildir'' derim.
'' Ortada zaten şeytana uymayı gerektirecek bir şey yoktur ki'' derim.
'' Burada hepimiz bir sınavdayız. Sen kendi sınavına bak, ben de kendi sınavıma'' derim.
'' Herkesin çalıştığı kendinedir, sen benim işime karışma'' derim.

Düşünüyorum da,

Ben bu konuda söylem yapacak bir konumda olsaydım; açık giyinirseniz, tecavüzü/tacizi göze alın diyeceğime, ''kadın-erkek fark etmez, günahın kadını-erkeği olmaz, şeytana uymaktan korunun, karşınızdaki kişinin şekli, görüntüsü ne olursa olsun, onu cinsel obje olarak görmeyin, tacizin/tecavüzün ama'sı olmaz, insanlıktan çıkmayın, iyi niyetinizi kaybetmeyin. Her durumda önemli olan niyettir. Allah, herkesin niyetinin ne olduğunu, kişinin kendisinden bile daha iyi bilir'' derdim.

Daha çok şey derdim ama haddim değil.
Sadece inancımla ilgili olan ve canımı acıtan şeyleri yazarak paylaşmak istedim.

Dediklerim belki doğru, belki yanlış bilemem, ama niyetimin ne olduğunu bilen Bir'i var, o yüzden huzurluyum.

İlk emri ''oku'' olan bir dinin özünü, hakkını vererek sindirebilmek dileğiyle.. 
Haydi kalın sağlıcakla...

İpek/18.02.2011