Cuma, Aralık 26, 2014

Gün Bugün

"Bir kör dövüş sürüyor bu keşmekeş hanede; ola ki hane diye düştük tımarhaneye."

Alıntı

Salı, Aralık 23, 2014

Öylesine

İnsanlar gittikçe zigon sehpalara benziyorlar. "Hiyerarşik binişiklik".

-ipek'ten-

Pazar, Aralık 21, 2014

KMM2

...

Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.

Halbuki şimdi her şey değişmişti.

...

Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip, kıymetli manzaralar arz ettiklerini görüyordum. Maria Puder bana bir ruhum olduğunu öğretmişti...

...

Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.

Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu. Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya-, başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek birbirine koşuyordu...

...

Kürk Mantolu Madonna - sf.86-87

Cumartesi, Aralık 20, 2014

KMM-1

"Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim"

Kürk Mantolu Madonna, sf 51

Pazar, Ekim 12, 2014

Ölümle Randevu

Mario Mazzanti'nin önceki iki kitabını da okumuş ve çok sevmiş olmama rağmen, bu kitabı için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

Aksiyon var mı? Eh, öncekiler kadar değil.
Gizem var mı? Evet var ama Dan Brawn tadı alıyorsunuz durmadan. Zaten yazarın kendisi de kitabın içinde bu durumdan bahsetmiş.

Kitabı okurken, Ahmet Ümit'in İstanbul Hatırası geldi aklıma. İstanbul Hatırası bizi, yani İstanbul'u anlattığı için tabii ki, acaip keyif almıştım okurken.

Ölümle Randevu ise İtalya'nın özellikle de Milano'nun tarihinden ayrıntılı kesitler veriyor. İlgisi olanların hoşuna gidebilir elbet. Ama içinde geçen oldukça yoğun yabancı kelime ve o tarihe ait bilgi beni sıktı açıkçası.

Her zamanki kriterimi uygulayarak önerimi sunayım yine. Eğer kitap okuma alışkanlığını yeni yeni kazanıyor iseniz, bu kitabı okumayın. Sıkılıp, kitap okumayı da bırakmayın sonra.
Bu kitabını sevmesem de Mario Mazzanti benim için her zaman okunabilitesi yüksek yazarlardandır, orası ayrı.

Şimdi yeni kitabıma başlıyorum.
Taş Ustası
Camilla Lackberg (Aslında a'nın üzerinde iki nokta var, hani bizim ö gibi. Ama ben nasıl yapılacağını bilmediğim için öyle yapamadım. İdare ediverin artıkın :) )

Haydi kitapla ve sağlıcakla kalın


Cuma, Ekim 10, 2014

Umuş

....
Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi "senden" esen, soluğu"sende" olan yeni bir başlangıç vardır.
Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın.
Gözünle görsen, sesini duyarsın.
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
Nedensiz bir çocuk ağlaması bile, çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır
......
......
Umuş / Edip Cansever

Aynı Tas Aynı Hamam

Eskileri karıştırırken gördüm.
Çıkan bir habere kızıp, bir yere karalayıvermişim şunları:

Tarih: 22.12.2010

Sarı öküz, sarı öküz, sarı öküz !
İzdivaç programlarında ''Kriterlerini karşılayabilecek'' karı-koca arayan şuur yoksunları, 
Acun'un firarını saniye saniye izleyen akl-ı firarlar, 
Yalnızca ''Büyük hissediyorum Acun Bey'' diyebilme yetisine sahip küçük beyinliler, 
Bülent Ersoy' un kocalarının isimlerini şakır şakır sayıp, Cumhuriyetin 1950'de kurulduğunu söyleyen akl-ı evveller, 
Vatanını, inancını, düşüncesini ve kendi düşüncesini ifade etmesine izin verilmeyen şu ortamı  bir gram önemsemeyen değer yoksunları ! 
Alkış ! Sarı öküz ''gitti gidiyor'' !!


Şöyle bir baktım, hamamı da aynı, tası da aynı gördüm. 
Neye konuşuyoruz? Niye konuşuyoruz?
Benim aklım almıyor artık.
Sonumuz hayr olsun inşallah

Parmak Ucu, Göz

'' İki parmağının ucunu gözüne koy. 
Bir şey görebiliyor musun dünyadan? 
Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. 
Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte. '' 


(Mevlana'dan, memlekette hala uyuyanlara ya da uyuyor numarası yapanlara)

Cuma, Ekim 03, 2014

Yedinci Papirüs

Orijinal Adı: The Seventh Scroll

Kitap, Mısır firavununa ait mezarı bulmak adına yapılan mücadeleyi anlatıyor.
Aksiyonu bol, gerilim düzeyi iyi.
Tarafların kim olduğu gayet açık olan çarpışmalar var kitapta.
Yani, "offf katil kim acaba yeaa" diye düşünmüyorsunuz. Bu durum benim için olumsuz bir puan.

Genel olarak kitap, okunası bir kitap.
Ama önerim, kitap okumaya yeni başlayanlar, bu kitabı daha sonraki zamanlarda okunsunlar.
Yok, "ben kitap okumanın kitabını yazdım" diyorsanız, okuyunuz efendim, en fazla üç gününüzü alır bitirmek.

Haydi kalın sağlıkcakla


Cumartesi, Eylül 13, 2014

Kızım için Son Kez

Çocuğunuzu kurtarmak için ne kadar ileriye gidebilirsiniz? 

Kitap ilk sayfalarda biraz yavaş ilerlese de, sonrasında elinizden bırakamıyorsunuz. 
Müthiş, müthiş, bir daha müthiş !
Tüm anneler okumalı, tüm babalar okumalı, herkes okumalı



Pazar, Ağustos 17, 2014

En Değersiz Yeminler

İffetiniz sizi kısıtlamaya çalışırken, şehvet onu or.spu götüne çevirir.

İşte bu yüzden; en değersiz yeminler ihanetlerin ardından yapılır, iffet tarafından.


Alıntıdır efendim

Perşembe, Ağustos 14, 2014

Bas Çık !

''Önüne çıkana "Engel" dersen, takılıp düşersin; "Basamak" dersen, bir basamak yükselirsin!...''

Alıntı

Salı, Ağustos 12, 2014

Yüreğin Demi

Babaannem derdi ki:
"Ağzının tadı yoksa ve bir öküz oturmuş gibi hissediyorsan sırtına, bir çay demle kızım...
Doldur üç bardak...
Biri sağlığına,
Biri varlığına,
Biri yandığına olsun...
Birini hemen içeceksin sıcak sıcak...
Birini ılık ılık..
Bırak diğeri soğusun...
Sen nasıl olsa hangisine niyet ettiğini yudumlarken düşünür durursun..         


Meral Demir

Cuma, Mayıs 16, 2014

Soma'daki Çetele

Sanıyorum hastanede tutulan bir çetele bu.

Nasıl bir dünya ki bu, bir bakıyorsun, çeteledeki düz çizgilerden biri olmuşsun sadece  
Çok acımasız, çok vicdansız :(
Yalnızca kelimeler değil, tüm duygular da kifayetsiz...
Allah'ım sen rahmetini esirgeme..



Çarşamba, Mayıs 14, 2014

Soma

Dile dökülemeyecek düzeyde tarifsiz bir acı. Hepimizin başı sağ olsun.
Çığırtkanlık yapmanın zamanı değil elbette. Ama şu "bugün bari siyaset yapmayın" diyen arkadaşlara söylemek istediğim birkaç şey var benim. Sussam gönül razı olmuyor çünkü.

Kardeşim, nedir bu "siyaset" dediğiniz şey sizin? Yenir mi, içilir mi? Neye yarar, kime yarar?
Anladığımız kadarıyla öyle ulu orta yapılmıyor. Ne zaman yapılır peki?
Örneğin saatlerimizi ayarlayıp, "bugün hep birlikte saat 19:00'da siyaset yapacağız, herkes davetlidir" mi demek lazım bunun için?
"Kusura bakmayın, benim toplantım var, siz bugün yapın, sonraki siyasete ben katılırım" diyebiliyor muyuz mesela?

Hangi günler yapılmalı? Hafta sonu siyaset yapılır mı?
Resmi tatil öncesinde yarım gün mü yapmak lazım?
Belli bir tarifi var mıdır? İçine ne koymak gerekir? Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede mi pişirmek lazım? Nedir yani? Nedir?

Böyle bir günde, ihmalden sorumlu olan herkesin hesap vermesi gerektiğini söyleyen, öncesinde konu ile ilgili verilmiş soru önergelerini hatırlatan, bu soru önergelerini reddedenleri ortaya çıkaran kişiler siyaset yapıyor ve ölüyü siyasete alet ediyorlar öyle mi?

... ve sizler "bari bugün siyaset yapmayın" diyerek oradaki canların acısını paylaşıyorsunuz öyle mi?

yahu bi gidin allah aşkına ya, bi susun allah aşkına susun !!

Biz insanlığımızdan yeterince utanıyoruz zaten, sizin yerinize de utanmak bana fazla geliyor artık !

Çarşamba, Mayıs 07, 2014

Uçurtma Avcısı

Evet, daha yeni okudum Uçurtma Avcısı'nı. 
Kitabın yorumlarından konusunu tahmin ettiğim kadarıyla, o konuyu okumaya dayanma gücüm olmadığını düşünüp ertelemiştim hep. Nihayet okudum, bitti. Bunca yıl, kitapla saklambaç oynamakla ve kendisinden fellik fellik kaçmakla ne kadar haklı olduğumu anladım bitince. 

Uzun şeyler yazmaya yok kitap hakkında. Güzel mi diye sorarsanız şunu söylerim: 
"Güzel mi bilmem, ama feci halde "gerçek" bir kitap". 

Yazarın ABD'yi kurtarıcı olarak göstermesi tartışılır. 
Kimi yerde tipik yeşilçam izlemini veriyor, kabul, bu da tartışılır.
Ama "bir yerlerde yaşanan belki de yaşanmayan/yaşanamayan/yaşatılmayan gerçek hayatlar" var bu kitapta. 

Kitabı mutlaka okuyunuz. Ama asla, depresif-melankolik olmaya meyilli olduğunuz zamanlarda değil. Böyle zamanlarda mümkünse arkanıza bakmadan uzaklaşınız ordan. 
Ama bir gün... ileride bir gün mutlaka okumalısınız...
'En büyük günah'ın ne olduğunu okuyunca çok etkileneceksiniz.